Klinik

“Öpeyim De Geçsin” Söyleminin Bilimsel Yönü

Öpeyim de geçsin… Düştüğümüzde, bir yere çarptığımızda, elimizi kestiğimizde ve canımız acıdığı nice senaryolarda en yakınımızda bulunanlar bizi hep böyle teselli ettiler. Bu söyleme tıbbi müdahaleden önce yapılan ilk müdahale diyebiliriz. Hiç “öpeyim de geçsin” teklifini geri çevireniniz oldu mu? Ben pek zannetmem. Çünkü şefkate ve teselliye en ihtiyacımız olduğu an bu andır.

Evet bir çoğumuz için karşımızdaki biri yaralandığında teselli etmenin ve acısını hafifletmenin en iyi yolu. Bu sözü hep bir teselliden ibaret algılıyoruz. Bu yazıyı okuduğunuzda fikriniz değişebilir.

Bu söylemin arkasında bilimsel bir gerçek saklı. Birisi yaralandığında aslında bu söz ile biz karşımızdaki kişiye sevildiğini ve önemsendiğini hissettirmiş oluruz. Sevildiğini hissetmek kana salgılanan oksitosin hormonu seviyesini arttırır. Oksitosin hipotalamus tarafından üretilen davranış ve fizyolojiyi etkileyen bir hormondur. Genellikle aşk veya bağımlılık hormonu olarak adlandırılır. Aynı zamanda oksitosin hormonu ve yara iyileşmesi arasında da bir bağ vardır. Oksitosin bazı sitokinleri azaltarak inflamasyonun da azalmasına sebep olur. Dolayısıyla sevildiğini hissetmek kana salgılanan oksitosin düzeyini arttırır ve dolaylı olarak yaranın iyileşmesine katkıda bulunmuş oluruz.

Eskiler ne de güzel söylemişler ve düşünmüşler. Bu bahsettiğimiz bilimsel gerçekleri hiç bilmeden ve görmeden söylemişler. Bilim bize mikro dünyanın kapılarını açar, duygular ise makro düzeydedir. Birini sevdiğinizde, kızdığınızda, kırdığınızda, mutlu ettiğinizde onda fiziksel değişimler gözlemlersiniz. İşte atalarımız bugün bizim yaptığımızın aksine mikro dünyayı göremedikleri için insanlarda olan bu makro değişimleri çok iyi gözlemlemişler ve bu güzel sözleri söylemişler. Bugün bilim ise yüzlerce yıl önce söylenen bu gerçekleri kanıtlamaktadır.

Evet, sevgi insanda yaptığı bu olumlu etkiyi tüm canlılarda gösterir. Sevmek tüm insanlığın tek çıkar yolu. İyileşmek istiyorsak, yaralarımız geçsin istiyorsak doğayı, hayvanları, bitkileri ve kısacası dünyaya ait her şeyi sevmeliyiz. İyi ve güzel olan her şey sevmek ile mümkün ve dünyayı sevgi kurtaracak…

Sevgi ve bilimle…

Orhan Çakan

Orhan ÇAKAN

Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nden 2009 yılında mezun oldu. Sakarya Üniversitesi Kalite Yönetimi Yüksek Lisans ve Medipol Üniversitesi Biyokimya Yüksek Lisans Mezunu. Sırasıyla; Abdi İbrahim İlaç Hammadde Kalite Kontrol Analisti, World Medicine İlaç Analitik Metot Geliştirme ve Validasyon Uzmanı, İstanbul Medipol Üniversitesi REMER Proteomik Laboratuvarında Araştırmacı Kimyager ve Türkiye Gübre Fabrikaları Ar-Ge Merkezinde Araştırmacı Biyokimyager olarak çalıştı. JLU Giessen Üniversitesi Farmakoloji ve Toksikoloji Laboratuvarında Araştırmacı Kimyager olarak çalıştı. Şu an kurucusu olduğu Lab Akademi'de Eğitim ve Danışmanlık hizmeti vermektedir.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.