KlinikSektörler

Alzheimer Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Alzheimer hastalığı; Beyinin düşünme, hafıza ve konuşma fonksiyonlarını kontrol eden bölümünde, sinir hücreleri arasında karmaşık mesajları taşıyan kimyasal düzeyin azalması ve sinir hücrelerinin yok olması ile, bunama (demans) olarak ifade edilen, normal düşünme, konuşma ve yorumlama yetilerinin giderek kaybolduğu, günlük yaşama aktivitelerinin zayıfladığı, kronik ve nörodejeneratif bir hastalıktır.

Tüm dünyada, kadın erkek olarak yaklaşık 20 milyon kişiyi etkileyen bir hastalıktır. Alzheimer hastalığının oluşmasında yaşlanmanın büyük derecede etkisi bulunmaktadır. 65 ve üzeri yaşlarda her 20 kişiden birinde, 90 yaşın üzerinde ise her 2 kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Alzheimer hastalığının gelişiminde etkili olan bir diğer faktör ise genetik yatkınlıktır.  Alzheimer Hastalığına yol açan genetik faktörler hala araştırılmaktadır. Alzheimer hastalığı, genetik olarak heterojen bir hastalıktır. Alzheimer’ın genetik etiyolojisinde rol aldığı düşünülmekte olan 4 farklı lokus tanımlanmıştır. Bu lokuslar 21.kromozomdaki amiloid prokürsör protein (AAP), 14. kromozomdaki presenilin 1 (PSEN1) geni, 1.kromozomdaki presenilin 2 (PSEN2) ve 19.kromozomdaki ApoE lokusudur. Bu genlerin herhangi birinde meydana gelen bir mutasyon, çok sayıdaki toksik bir protein fragmenti olan amiloid beta peptidin fazla üretilmesine neden olmaktadır. Bu toksik peptid Alzheimer hastalığı için karakteristik olan amiloid plaklarının beyinde kümelenmesine yol açmaktadır.

Alzheimer Normal-Hasarlı Beyin Görünümü

Alzheimer için birçok belirti sayılabilir ancak en sık görülen belirtileri şöyle sıralayabiliriz;

1- Hesaplama ve planlama zorluğu.

2- Gündelik yaşantıyı etkileyen unutkanlıklar.

3- Sık sık yaşanan kafa karışıklıkları. Özellikle zamanlar ve yerler hakkında yaşanan kafa karışıklıklarında artmalar.

4- Algılama problemleri. Görüntülerin algılanmasında artan problemler.

5- Konuşma ve algılamada zorluklar, anlam kaymaları ve konuşulan kelime sayısında azalmalar.

6- Karar verme ve yargılamada güçlük çekilmesi.

7- Sosyal yaşantıdan ve aktivitelerden kopmalar.

8- Kişilik değişiklikleri. Sabit ve belirgin karakteristik yapılarında tersine olan değişiklikler. Eli açık bir insanken cimri bir insana dönüşme gibi.

9- Önceden problemsiz bir şekilde yapılabilen işlerde aksamalar ve problemler.

10- Hiçbir şeyden zevk almama ve abartıya kaçan cinsel eğilimler.

Alzheimer hastalığında meydana gelen bellek bozukluğunun düzeltilmesi amacıyla yapılan çalışmalar arasında hastaların beyinlerinde oluşan patolojilerin önlenmesi veya yavaşlatılmasına yönelik araştırmalar da yer almaktadır.

Alzheimer hastalığının kesin olarak bir tedavisi henüz mümkün değildir. Mevcut tedaviler ise durumu destekleyici olarak uygulanmaktadır. Bazı ilaçlar ile hastalık sürecini yavaşlatmak ve bazı belirtilerin şiddetini azaltmak mümkündür. Aβ peptid içeren aşıların Alzheimer hastalığında beyinde oluşan amiloid plaklarını azaltmakta ve hastalarda meydana gelen bellek bozukluğunu düzeltebileceği bildirilmiştir.  İlaçlar Alzheimer hastalığını kesin olarak tedavi edemez sadece hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir. İlaçların bazı etkileri ise genellikle dikkat, konsentrasyon ve konuşma yeteneğinde olur, hafıza üzerinde bir etkisi yoktur.

 

Kaynaklar;

1.genklinik.com

2.dergipark.gov.tr

3.alzheimer-nederland.nl

 

Şevval ÇAKIR

Şevval ÇAKIR

23 Şubat 1995 yılında İstanbul’da doğdum. Orta öğrenimimi Mehmet Pisak Anadolu Lisesi’nde tamamladım. Lise yıllarımda iki yıl Teşvikiye İhtisas Spor Kulübünde voleybol oynadım. Ortaokul dönemimde başladığım tiyatro eğitimimi Muammer Karaca Tiyatrosu bünyesinde beş yıl süresince devam ettirdim. Lisede alan seçerken biyolojiye olan ilgim beni genetik alanındaki çalışmaları okumaya yönlendirdi. Mikroorganizmalardan insan genetiğine uzanan yaşamın moleküler temelleri meslek seçimimde etkili oldu. Lise bittikten sonra moleküler biyoloji ve genetik üzerine çalışmaya karar verdim. 2014 yılında Bartın Üniversitesi / Fen Fakültesi / Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü kazandım. Lisans dönemim boyunca deney hayvanları üzerine aldığım dersler, akademik hayatım içerisinde araştırmaktan en çok keyif aldığım derslerdendi. Golden Retriever cinsi dişi bir köpeğim var ve bölümde hayvan genetiğiyle ilgili aldığım her ders bende, onun sayesinde, daha fazla merak uyandırdı. Lisans dönemi içerisinde İstanbul Üniversitesi’nin düzenlediği “Moleküler Biyoloji ve Genetik Kış Okuluna katılma fırsatı yakaladım. Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında uzmanlaşmış bilim insanlarının verdikleri seminerlerde çok şey öğrendim. Evrim ve genetik üzerine kitaplar okuyarak kendimi geliştirmeye gayret ettim. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi - İç Hastalıkları Anabilim Dalı - Moleküler genetik laboratuvarı bünyesinde stajımı tamamladım. Stajda özellikle genetik hastalıklarla ilgili öğrendiklerim beni genetik mühendisliği ve kanser genetiği alanında çalışmalara yönlendirdi. Bu alanlarda çalışmak istiyorum. 2018 yılında “Polen Morfolojisi ve Adli Tıpta Palinoloji” hakkında tezimi tamamlayıp 3.16 ortalamayla mezun oldum. Geldiğim noktadan moleküler biyolojinin ülkemizdeki durumu hakkında gözlemlediğim şudur ki bence moleküler biyoloji eğitimi ve öğretimi biyolojinin farklı dallarında uzmanlaşmak için de günümüzde gerekli ve zorunlu bir hale gelmiştir. Ben de bu alandaki arayışlarımı yurt dışı ayağında ilerletmek ve kendimi geliştirme gayesindeyim.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.