KlinikSektörler

Epilepsi nedir?

Epilepsi; kortikal nöronlardaki anormal ve aşırı elektriksel deşarj sonucu ortaya çıkan, ani, tekrarlayıcı, tanımlanabilen bir olayla tetiklenmemiş epilepsi nöbetleri ile karakterize bir durumdur. Epilepsi halk arasında Sara hastalığı olarak bilinmektedir.  Metabolik, toksik, yapısal, enfeksiyöz ve de inflamatuar nedenlerden dolayı gerçekleşebilen, akut santral sinir sistemi (SSS) hasarı nedeni ile ortaya çıkan nöbetlerse akut semptomatik nöbetler olarak adlandırılır ve geçicidir. Epilepsi, çocukluk ve ergenlik çağında en sık, erişkinlerde ise beyin damar hastalıklarından sonra ikinci sıklıkla görülen nörolojik hastalık olarak da belirtilmektedir.

Epilepsinin Nedenleri;

Epilepsinin yaklaşık olarak 2/3’ünde neden ortaya konulamamaktadır. Epilepside genetik nedenler önemli rol oynamaktadır. Bazı epilepsi türlerinde geçirilen nöbetlerin yaklaşık olarak çocuklarda görülme olasılığı  %9-12 oranında olabilmektedir. Nedeni saptanabilen epileptiklerde ise doğumsal anomaliler, doğum travmaları, kafa travması, beyin damar hastalıkları, tümörler, beyin iltihapları ve alkol epilepsi nedenleri arasında sayılabilmektedir. Çocukluk dönemlerinde doğum yaralanmaları, genetik nedenler, orta yaşlarda ise travma ve tümörler, ileri yaşlarda ise beyin damar hastalıkları ön planda gelmektedir.

Epilepsi Türleri;

Epilepsinin çok çeşitli türleri bulunmaktadır. Epilepsi hastalarında tek nöbet türü olabileceği gibi birden fazla nöbet türü de aynı hastada görülebilmektedir. Epilepsi nöbetlerinin en çok görülen hali zaman zaman gördüğümüz kol ve bacakların önce kasıldığı, sonra çırpındığı, yüzde morarma, ağızdan köpük gelmesi, idrar kaçırmasının olduğu sonrasında ise uzunca bir süre şaşkınlıkla seyreden büyük epilepsi nöbetleridir. Çocukluk döneminde görülen aile ve öğretmenlerin ‘’daime’’ olarak tanımladığı çocuğun yazı yazmasının ve konuşmasının ani olarak kesildiği, 5-10 sn süreli, tam bir cevapsızlığın yaşandığı sonra bıraktığı aktiviteyi kaldığı yerden devam ettiği ‘’absans’’ nöbetleri diğer bir örnektir. Erişkin yaş döneminde ise en sık görülen nöbetler insanların ‘’şaşkınlık’’ olarak tanımladıkları nöbet türüdür.

Epilepside Kullanılan Tanı Yöntemleri;

Epilepside tanı uzman nöroloğun hasta ve yakınlarından nöbet ile ilişkili aldığı bilgilerle konulmaktadır. Epilepside kullanılan labaratuvar yöntemleri hekimin koyduğu tanıyı desteklemek, nöbet türünü belirlemek ve nedenini anlamaya yöneliktir. Kan tetkikleri, elektroensefalografi (EEG), Manyetik Rezonans(MR), Bilgisayarlı Tomografi(BT), PET uygulanan yöntemlerdir.

Epilepsinin Tedavi Yöntemleri;

Epilepsinin tedavisinde esas ilaç tedavisidir. Hastalıkta kullanılan ilaçlar hastalığı yok etmez ve sadece nöbetlerin önlenmesine veya sıklığının azaltılmasına yönelik bir etki sağlarlar. Epilepsi hastalığında ilaçları düzenli kullanmanın önemi oldukça büyüktür. ‘’Tedaviye dirençli epilepsi’’ olarak tanımlanan grubun bir bölümünde cerrahi tedavi uygulanmaktadır.

Epilepsi Hastaları Hangi Meslekleri Yapamaz?

Epilepsi Hastaları;

Dalgıçlık, cerrahlık, pilotluk, yüksekte çalışmayı gerektiren meslekler, kesici ve delici aletlerle çalışmayı gerektiren meslekler, dağcılık, itfaiyecilik, polislik, askerlik gibi meslekleri yapamazlar. Epilepsi hastaları işe girerken hastalıklarını bildirmeleri gerekir.

Kaynaklar;

1-medicalpark.com.tr

2-memorial.com.tr

3-cdn.yeniakit.com.tr/images/ansiklopedi/625/epilepsi-neden-olur-90571d.jpg

4-kadin8.com/wp-content/uploads/2018/02/epilepsi.jpg

5-imgrosetta.mynet.com.tr/file/1682702/728xauto.jpg

 

Şevval ÇAKIR

Şevval ÇAKIR

23 Şubat 1995 yılında İstanbul’da doğdum. Orta öğrenimimi Mehmet Pisak Anadolu Lisesi’nde tamamladım. Lise yıllarımda iki yıl Teşvikiye İhtisas Spor Kulübünde voleybol oynadım. Ortaokul dönemimde başladığım tiyatro eğitimimi Muammer Karaca Tiyatrosu bünyesinde beş yıl süresince devam ettirdim. Lisede alan seçerken biyolojiye olan ilgim beni genetik alanındaki çalışmaları okumaya yönlendirdi. Mikroorganizmalardan insan genetiğine uzanan yaşamın moleküler temelleri meslek seçimimde etkili oldu. Lise bittikten sonra moleküler biyoloji ve genetik üzerine çalışmaya karar verdim. 2014 yılında Bartın Üniversitesi / Fen Fakültesi / Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nü kazandım. Lisans dönemim boyunca deney hayvanları üzerine aldığım dersler, akademik hayatım içerisinde araştırmaktan en çok keyif aldığım derslerdendi. Golden Retriever cinsi dişi bir köpeğim var ve bölümde hayvan genetiğiyle ilgili aldığım her ders bende, onun sayesinde, daha fazla merak uyandırdı. Lisans dönemi içerisinde İstanbul Üniversitesi’nin düzenlediği “Moleküler Biyoloji ve Genetik Kış Okuluna katılma fırsatı yakaladım. Moleküler Biyoloji ve Genetik alanında uzmanlaşmış bilim insanlarının verdikleri seminerlerde çok şey öğrendim. Evrim ve genetik üzerine kitaplar okuyarak kendimi geliştirmeye gayret ettim. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi - İç Hastalıkları Anabilim Dalı - Moleküler genetik laboratuvarı bünyesinde stajımı tamamladım. Stajda özellikle genetik hastalıklarla ilgili öğrendiklerim beni genetik mühendisliği ve kanser genetiği alanında çalışmalara yönlendirdi. Bu alanlarda çalışmak istiyorum. 2018 yılında “Polen Morfolojisi ve Adli Tıpta Palinoloji” hakkında tezimi tamamlayıp 3.16 ortalamayla mezun oldum. Geldiğim noktadan moleküler biyolojinin ülkemizdeki durumu hakkında gözlemlediğim şudur ki bence moleküler biyoloji eğitimi ve öğretimi biyolojinin farklı dallarında uzmanlaşmak için de günümüzde gerekli ve zorunlu bir hale gelmiştir. Ben de bu alandaki arayışlarımı yurt dışı ayağında ilerletmek ve kendimi geliştirme gayesindeyim.

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.